-
1 acele olarak
гузэжъогъоу/гузэжъогъукIэ/ гузэвэгъуэкIэ, гуIанкIэ, пIащIэуэ, пIэщIэгъуэкIэ (Абз. ГУЖАЖАЛА) -
2 acele olarak
псынкIэу, шIэхэу -
3 çabuk, acele olarak
-
4 acele
1. إسراع [إِسْراع]Anlamı: çabuk davranma zorunluğu2. استعجال [اِسْتِعْجال]Anlamı: çabuk davranma zorunluğu3. تعجل [تَعَجُّل]Anlamı: çabuk davranma zorunluğu4. تعجيل [تَعْجِيل]Anlamı: çabuk davranma zorunluğu5. سرعة [سُرْعَة]Anlamı: vakit geçirmeden, tez olarak6. سرعة [سُرْعَة]Anlamı: çabuk davranma zorunluğu7. عجالة [عُجَالَة]Anlamı: çabuk davranma zorunluğu8. عجل [عَجَل]Anlamı: çabuk davranma zorunluğu9. عجلة [عَجَلَة]Anlamı: vakit geçirmeden, tez olarak10. عجلة [عَجَلَة]Anlamı: çabuk davranma zorunluğu11. هرع [هَرَع]Anlamı: çabuk davranma zorunluğu12. وشك [وَشْك]Anlamı: çabuk davranma zorunluğu13. وشك [وُشْك]Anlamı: çabuk davranma zorunluğu14. وفز [وَفَز]Anlamı: çabuk davranma zorunluğu -
5 экстренно
-
6 срочно
ivedilikle, acele (olarak), acilenнеобходи́мо сро́чно приня́ть ме́ры — ivedilikle / acilen önlem almak gerek
мы сро́чно вы́звали врача́ — acele doktor çağırdık
мне на́до сро́чно возвраща́ться — acele dönmem gerek
-
7 спешно
ivedilikle, acele olarakэ́то на́до сде́лать спе́шно — bunun ivedilikle yapılması gerek
-
8 ayaküstü
-
9 icâleten
arapça عجالة aceleyle, acele olarak. -
10 express
adj. açık, belli, kesin, özel, hızlı, süratli, ekspres————————adv. ekspres olarak, özel ulak ile————————n. ekspres posta, özel ulak, ekspres tren, ekspres otobüs, nakliye şirketi————————v. ifade etmek, anlatmak, açıklamak, belli etmek, açığa vurmak, sıkıp suyunu çıkarmak, ekspresle göndermek* * *1. ifade et (v.) 2. ekspres (n.)* * *[ik'spres] 1. verb1) (to put into words: He expressed his ideas very clearly.) ifade etmek2) ((with oneself etc) to put one's own thoughts into words: You haven't expressed yourself clearly.) meramını anlatmak3) (to show (thoughts, feelings etc) by looks, actions etc: She nodded to express her agreement.) göstermek4) (to send by fast (postal) delivery: Will you express this letter, please?) acele postayla göndermek2. adjective1) (travelling, carrying goods etc, especially fast: an express train; express delivery.) hızlı2) (clearly stated: You have disobeyed my express wishes.) açıkla belirtilmiş3. adverb(by express train or fast delivery service: Send your letter express.) ekspresle, acele posta servisiyle4. noun1) (an express train: the London to Cardiff express.) expres (tren)2) (the service provided eg by the post office for carrying goods etc quickly: The parcel was sent by express.) acele posta servisi•- expression
- expressionless
- expressive
- expressiveness
- expressively
- expressway -
11 early
adj. erken, başlangıç, ilk, eski, çabuk, acele————————adv. erken, çabuk, erkenden, ilk olarak, evvel, önce, zamanından önce* * *erken* * *['ə:li] 1. adverb1) (near the beginning (of a period of time etc): early in my life; early in the afternoon.) erken, başında, başlarında2) (sooner than others; sooner than usual; sooner than expected or than the appointed time: He arrived early; She came an hour early.) erken, erkenden2. adjective1) (belonging to, or happening, near the beginning of a period of time etc: early morning; in the early part of the century.) başında, başlarında2) (belonging to the first stages of development: early musical instruments.) ilk3) (happening etc sooner than usual or than expected: the baby's early arrival; It's too early to get up yet.) erken, vakitsiz4) (prompt: I hope for an early reply to my letter.) acele•- early bird -
12 سرعة
سُرْعَة1. süratAnlamı: hız2. çabuklukAnlamı: çabuk olma durumu3. aceleAnlamı: vakit geçirmeden, tez olarak4. aceleAnlamı: çabuk davranma zorunluğu -
13 عجلة
عَجَلَة1. tekerlekAnlamı: çember, teker2. çabuklukAnlamı: çabuk olma durumu3. aceleAnlamı: vakit geçirmeden, tez olarak4. aceleAnlamı: çabuk davranma zorunluğu -
14 headfirst
adv. başı önde olarak, acele ile, düşüncesizce, burnunun dikine* * *adverb (with one's head in front or bent forward: He fell headfirst into a pool of water.) baş aşağı, balıklama -
15 headlong
adj. başı önde, düşüncesiz, patavatsız, aceleci————————adv. başı önde olarak, acele ile, düşüncesizce, apar topar, burnunun dikine, paldır küldür* * *baş aşağı* * *adjective, adverb1) (moving forwards or downwards, with one's head in front: a headlong dive into the pool of water; He fell headlong into a pool of water.) balıklama2) ((done) without thought or delay, often foolishly: a headlong rush; He rushes headlong into disaster.) balıklama, düşünmeden -
16 عجل
Iعَجَّلَ1. tezleştirmekAnlamı: çabuklaştırmak2. hızlandırmakAnlamı: hızı artırılmak3. ivmekAnlamı: çabuk davranmak4. çabuklaştırmakAnlamı: bir işi hılzandırmakIIعَجَلaceleAnlamı: çabuk davranma zorunluğuعَجِل1. ivediliAnlamı: hemen yapılması gereken2. evginAnlamı: öncelikle yapılması gereken, ivedili3. tezAnlamı: çabuk olarakIVعَجِلَ1. tezleşmekAnlamı: çabuklaşmak2. çabuklaşmakAnlamı: çabukluk kazanmak, hızlanmak3. hızlanmakAnlamı: hız almak, hızı artmak4. ivmekAnlamı: çabuk davranmakVعِجْل1. tosunAnlamı: erkek dana2. buzağıAnlamı: ineğin yavrusu3. danaAnlamı: ineğin, sütten kesilmesinden bir yaşına kadar olan erkek yavrusu
См. также в других словарях:
acele — sf., Ar. ˁacele 1) Hızlı yapılan, çabuk, tez, ivedi 2) zf. Vakit geçirmeden, tez olarak Acele bir karar vermek ihtiyacındayım. P. Safa 3) is. Çabuk davranma Birleşik Sözler acele posta Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller acele etmek acele ile… … Çağatay Osmanlı Sözlük
acele işe şeytan karışır — düşünüp taşınmadan ivedi olarak yapılan işten iyi sonuç alınamayacağını anlatan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
ALE-L-ACELE — Çarçabuk, acele olarak, çabuk … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜSTA'CELEN — (Acele. den) Çabuk ve acele olarak. Sür atli bir tarzda … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MUACCELÂNE — Acele olarak. Peşin olarak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ÂCİLANE — f. Acele edene ait. Acele olarak. * şimdiki zamana ait … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
karalamak — i 1) Boya veya kalemle birtakım şekiller çizerek bir yeri kirletmek Duvarı karalamışlar. 2) Bir yazının üzerini çizerek onu geçersiz kılmak Son iki satırı karalamalı. 3) Taslak olarak yazmak veya çizmek Defteri elime alıp şu iki sayfalık yazıyı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
MUACCELEN — Peşin olarak. * Çabuk ve acele olarak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
müstacelen — ivedi olarak; acele olarak … Hukuk Sözlüğü
atıştırmak — i 1) Acele olarak yemek veya içmek Besim, gidenlere ikram edilen çaydan kalma bisküvileri atıştırmakla meşguldü. P. Safa 2) nsz Yağmur veya kar serpiştirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayaküstü — zf. 1) Oturmadan, ayakta durarak Makasçı, ayaküstü bana gayet basit kelimelerle bir dram anlattı. R. N. Güntekin 2) Kısa sürede, acele olarak, ayaküzeri 3) is. Hazır yemek … Çağatay Osmanlı Sözlük